Vize-Final Soruları

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Final Soruları 2012

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Final Soruları 2012

(3/B SINIFI)

Sınav Yönergesi: 1- Sınav süresi 75 dakikadır. 2- Kanun kullanılmayacaktır. 3-
Başka kâğıt verilmeyecektir. 4- Yanıtları gerekçeli olmalıdır. 5- Sorular 6102 sayılı (Yeni)
Türk Ticaret Kanunu’na göre cevaplandırılacaktır. 6- Lütfen yazınızın okunaklı olmasına özen gösteriniz. 7- Hangi sorunun yanıtlandığı açık olduğu sürece istenilen sorudan 
başlanılabilir. 

SORU I

Gerçek kişi (A) ile arkadaşı (B), birlikte kurdukları adi şirket çatısı altında lokanta 
işletmektedirler. (A), bu adi şirketin yöneticisi ve temsilcisi olarak görev yapmaktadır. 
Lokantada kullanılan yemek takımları eskiyince, (A), (C) Limited Şirketi’nin mağazasına 
gitmiştir. (A), buradan, birim fiyatı 1.000 TL üzerinden olmak üzere, lokanta için on adet ve 
annesine anneler günü hediyesi olarak da bir adet yemek takımı satın almıştır. (C) Limited 
Şirketi, ertesi gün on adet yemek takımını faturası ile birlikte lokantaya ve bir adet yemek 
takımını da faturası ile birlikte (A)’nın evine yollamıştır. 

1- Gönderilen faturalarda yemek takımlarının birim fiyatının 1.250 TL olarak 
gösterilmesinin sonuçlarını değerlendiriniz (10 puan). 

A, adi şirket ortağı olduğu için tacirdir. 
A’nın C ile lokanta için yaptığı satım sözleşmesinde, sözleşmenin her iki tarafı da ticari 
işletmesi ile ilgili iş yapan tacir olduğundan, ticari işletmesi ile ilgili iş için faturayı alan tacir (A) 
fatura içeriğini incelemelidir. 8 gün içinde içeriğe itiraz etmezse faturanın içeriğini kabul etmiş
sayılır. 

Olayda sözleşmede kararlaştırılan bedel (1.000 TL) ile faturadaki bedel (1.250 TL)
arasında farklılık olup, bedel faturanın olağan içeriği kapsamındaki hususlardandır. 
A, lokanta (ticari işletmesi) için satın aldığı yemek takımlarının bedeline itiraz 
etmediğinden, 10 adet yemek takımına ilişkin fatura içeriğini (1250 TL’yi) kabul etmiş olur; 
ancak aksini kesin delille ispatlayabilir. 

Buna karşın A, gerçek kişi tacir olduğundan, adi sahası olabilir ve annesi için satın aldığı 
yemek takımında tacir sıfatı ile hareket etmediğinden ve iş ticari işletmesi ile ilgili olmadığından, 
faturaya itiraz etmezse bile bu içerikle bağlı olmaz. Bu itibarla itiraz etmese de, annesi için satın 
aldığı yemek takımında 1.250 TL’lik bedeli kabul ettiği ileri sürülemez. 

2- (A)’nın lokanta ve annesi için satın aldığı yemek takımlarından doğan borçların ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde, (C) Limited Şirketi hangi oran üzerinden temerrüt faizi işletebilecektir? (10 puan)

A’nın lokanta için yaptığı satım sözleşmesi ticari iştir; hem her iki taraf da tacir 
olduğundan hem de her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirdiğinden ticari iştir. 
A’nın annesi için yaptığı satım sözleşmesi de ticari iştir; iş tacir C’nin ticari işletmesini 
ilgilendirmektedir ve C tacir olduğundan işleri ticaridir, A için (gerçek kişi tacirin adi sahasına ilişkin olduğundan) başta ticari değildir ancak arada sözleşme olduğundan her iki taraf için de ticari iş olmuştur. 

Ticari işlerde temerrüt faizi, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, kanuni faiz uygulanır; bu 
kapsamda açıkça talep edilmesi halinde avans faiz oranı üzerinden talep edilebilir; açıkça talepedilmezse 3095 sayılı Kanun uyarınca %9 kanuni temerrüt faiz oranı uygulanır. Olayda hem annesi hem lokanta için yaptığı satım sözleşmelerinde, açık talep halinde avans, açık talep olmaması halinde kanunî faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ödemek zorundadır. 

SORU II

“[D]avada dayanılan ve hükme esas alınan 21.10.2004 başlangıç tarihli ve altı yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile kiralanan, dava dışı M… Gıda ve İhtiyaç Maddeleri San. ve Tic. A.Ş.’ye kiralanmış, sözleşmenin özel 3. maddesinde kiracının kiralananı her ne sebeple olursa olsun bir başkasına devredemeyeceği ve ortak alamayacağı, kiralananı bir başkasına kiraya veremeyeceği, alt kiracı alamayacağı, kiralananın bir başkasına devrinin, ortak alınmasının ve alt kiracı alınmasının kiralayanın yazılı iznine bağlı olduğu kararlaştırılmıştır. Kiracılık süresi içinde 28.12.2007 tarihinde kiracı şirket, davalı şirket ile birleşmiş ve aynı tarihte birleşmenin tescil edildiği ilan edilmiştir. Bu husus 08.01.2008 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Buna göre kiracı şirket, birleşen, davalı ise birleşilen şirket durumundadır. Daha sonra davalı, davacıya 02.01.2008 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile birleşme durumunu ve mevcut kira sözleşmesinin davalının kiracılığında devam ettiğini bildirmiştir. Davacı ise 11.01.2008 tarihli cevabi ihtarnamesinde davalı şirketin taşınmazı kiracı sıfatı ile kullanmasına onayının bulunmadığını belirtmiştir. 

Görüldüğü üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin kiracı şirket ile Türk 
Ticaret Kanunu’nun … ve …. maddelerine göre iltihak [katılma/devralma] suretiyle birleşmesi halinde sözleşmeye konulan devir yasağı gereğince birleşilen şirket durumundaki davalının fuzuli şagil [taşınmazı haksız işgal eden] olup olmadığı noktasındadır[…]. (6. HD, 1.6.2010, E. 2010/5129, K. 2010/6533, www.kazanci.com)”.

Hâkim olarak önünüze böyle bir uyuşmazlık gelmiş olsaydı ne yönde karar 
verirdiniz? (Soru yanıtlanırken sadece ticaret hukuku kapsamında değerlendirme 
yapılacaktır). (15 puan)

Olayda kiracı şirket, başka bir şirket ile devralma yoluyla birleşmiş ve tüzel kişiliği sona 
ermiştir. Birleşmede devralan şirket, devrolunan şirketin küllî halefi olur. Dolayısıyla devralan şirket, devrolunan şirketin üçüncü kişiler ile yaptığı sözleşmelerin kendiliğinden tarafı olur. Bu çerçevede devralan şirketin taşınmazı işgali, haksız değildir.

SORU III

Halka kapalı (X) A.Ş’nin esas sözleşmesinde “nama yazlı şirket paylarının devri yönetim kurulunun iznine tâbidir. Yönetim kurulu gerekçe göstermeksizin devre onay vermeyebilir” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. 

1. Nama yazılı pay sahibi Ahmet Ökmen, paylarının tamamını Lütfi Libasçı’ya noterde 
yaptığı sözleşme ile satıp devretmiştir. Lütfi Libasçı, pay defterine kayıt için şirkete 
başvurduğunda yönetim kurulu yukarıdaki esas sözleşme hükmüne dayanarak devre onay vermekten kaçınabilir mi? Gerekçesiyle açıklayınız. (10 puan)

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, nama yazılı payların devri konusunda yeni bir sistem 
öngörmüştür. Bu çerçevede payları borsada işlem görmeyen anonim şirketlerde, nama yazılı payların devri, ancak önemli sebeplerle sınırlandırılabilir. Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya şirketin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa önemli sebep sayılır.
Bu çerçevede olmak kaydıyla önemli sebeplerin şirket esas sözleşmesinde açıkça ve 
tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerekir. Yönetim kuruluna gerekçe 
göstermeksizin devre onay vermeme yetkisi tanınmaz. Dolayısıyla yönetim kurulu söz konusu esas sözleşme hükmüne dayanarak, payın devrine onay vermekten kaçınamaz.

2. Yönetim kurulunun devre onay vermeme yetkisinin olmadığı varsayıldığında, şirketin Lütfi Libasçı’nın pay sahibi olmasını engellemesinin bir yolu var mıdır? (10 puan)

Devir, esas sözleşmede belirtilen kısıtlamaların (bağlamın) kapsamına girmese yahut 
kısıtlama (bağlam) geçersiz olsa dâhi, şirket gerçek değerini ödeyerek payı devralandan satın 
alabilir. Böylece devralanın şirkette pay sahibi olması önlenebilir. SORU IV
(X) A.Ş’nin esas sermayesi her biri 5 TL nominal (itibarî) değerli 500.000 paya 
bölünmüştür. Pay sahibi Ahmet Ökmen’in 300.000 TL nominal (itibarî) değeri haiz payı 
bulunmaktadır.

Şirketin yapılacak olağan genel kurul toplantı gündeminde; finansal tabloların ve 
yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanması, kârın dağıtımı hakkında karar verilmesi 
hususları yanında şirket esas sözleşmesinin işletme konusunu düzenleyen maddesine ilişkin 
değişiklik önerisi de yer almaktadır. Genel kurul toplantısında finansal tabloların görüşülmesi sırasında pay sahibi Ahmet Ökmen, finansal tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığını incelemek için genel kurul toplantısının ertelenmesi talebinde bulunmuştur. Divan başkanı bu talebi oylamaya sunmuş, talep genel kurul tarafından reddedilmiş ve bütün gündem maddeleri görüşülüp karara bağlanmıştır. 

Bütün kararlara ertelemenin yapılmadığı gerekçesiyle muhalif kalan ve bu muhalefetini 
tutanağa yazdıran Ahmet Ökmen, genel kurulda alınan kararların tümünün iptali talebiyle dava açmıştır. Mahkemece ne yönde karar verilmesi gerektiğini tartışınız. (20 puan)

Olaydaki verilere göre Ahmet Ökmen şirkette azlık konumundadır. Azlığın talebi 
halinde bilânço ve bilânço ile ilgili hususların görüşülmesi bir ay sonraya ertelenir. Erteleme talebinin genel kurulun onayına sunulması hukuka aykırıdır. Dolayısıyla, erteleme yapılmadan alınan finansal tabloların ve yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanması, kârın dağıtılması kararları iptal edilebilir. Buna karşın bilânço ile ilgili olmayan esas sözleşme değişikliğine ilişkin karar, sadece erteleme yapılmadığı gerekçesiyle iptal edilemez. 

SORU V

Tamamı aynı aileye mensup beş pay sahibi bulunan (X) A.Ş’nin çağrısız genel kurulu,
tüm pay sahiplerinin hazır bulunmasıyla toplanmıştır. Genel kurul gündeminde yer alan finansal tabloların onaylanması ve kârın dağıtılması hususları görüşülüp karara bağlandıktan sonra, yönetim kurulu üyelerinin seçimi konusunda yaşanan gerginlik sonucu pay sahiplerinden Ahmet Ökmen genel kurul toplantısını terk etmiştir. Ahmet Ökmen’in toplantıyı terk ettiği tutanağa geçirildikten sonra, geriye kalan pay sahipleri ittifakla yeni yönetim kurulu üyelerini seçmiştir. Toplantıda alınan kararların geçerliliğini tartışınız. (15 puan)

Çağrısız genel kurulun toplantı nisabı bütün pay sahiplerinin katılmasıyla sağlanır Bu 
nisabın toplantı boyunca sürdürülmesi gerekir. Bununla birlikte nisap sonradan eksilirse, o zamana kadar alınan kararlar geçerli olmaya devam eder. Sonradan meydana gelen eksilme sonucu, toplantı nisabı sağlanmaksızın alınan kararlar geçersiz olur.

SORU VI

Gerçek kişi (A) ve (B) taşımacılık faaliyetinde bulunmak üzere bir adi şirket sözleşmesi 
akdetmiştir. Şirket sözleşmesinde yer alan hükme göre ortaklar kâr ve zarara eşit olarak katılacaktır. Şirket işlerinin kötüye gitmesi üzerine, ortak (A), şirketin sermayeye ihtiyaç duyduğu bir anda şirkete 150.000 TL ödünç vermiştir. Bütün tedbirlere rağmen şirketin malî durumu düzeltilememiş ve şirket, ortakların aldığı kararla sona ermiştir. Yapılan tasfiye sonucunda şirket alacaklılarının borçları ödenmiş, ancak dağıtılacak malvarlığı kalmadığı için ortak (A), 150.000 TL alacağını şirketten alamamıştır. Bu durumda ortak (A)’nın alacağının tahsili bağlamında hangi miktar için kime veya kimlere başvurabileceğini tartışınız. (10 puan)

Olayda ortak (A), üçüncü kişi sıfatıyla şirkete borç vermiştir. Bununla birlikte, şirketin 
tasfiyesi aşamasında zarar paylaşımı söz konusu ise, ortak (A), alacağını zarara katılma oranı gözönüne alınarak talep edebilecektir.

Başarılar dileriz.

Prof. Dr. İsmail KIRCA
Yrd. Doç. Dr. Burçak YILDIZ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu