Haberler

İngilizce Öğrenmenin Alternatif Yolları

Gençlerimizin bir çoğu 12 yıl ingilizce müfredatı görmesine rağmen ingilizce öğrenme konusunda sıkıntı yaşayabiliyor. Burada sorun öğrencilerde değildir. Buradaki sorunun temel sebebi bizim konuşma yapımız ile ingilizcenin konuşma yapısının farklı olmasıdır.

Örneğin biz Türkçede 1 kelime ile anlatabildiğimiz bir cümleyi, bir ingiliz 4 kelimeyle anlatabilmektedir. Türkçe kısayol bir dil iken ingilizce uzunyol bir dildir. Örneğin Türkçe dili “evdeyim” derken, İngiliz dili “I am at home” der. Bunun sebebi, geçmişteki yaşayış biçimlerinin dillere yansıması halidir. Her dilin bir mantığı vardır. Cümleler, tıpkı matematikte olduğu gibi belirli formüllerden oluşur. Türkçe konuşan biri; acelesi olan birinin kelime kısıtlılığıyla konuşurken, ingilizce konuşan biri; roman türü yazan yazarlar gibi tek tek ve uzun kelimelerden oluşan cümleler kurarak konuşur.

Türkçe’de anlatılmak istenen kelime sayısı çok azken, bunun karşılığında ingilizcede kelime sayısı çoktur. Kısaca Türkçe dili oldukça özet bir dildir ancak ingilizce öyle olmadığı için konuşmakta zorlanıyoruz. İngilizce ve Türkçenin kelime dağarcığı, cümle kurma ve düşünme yetisi de birbirinden farklıdır. Tam da bu yüzden öğrenmek konusunda zorlanıyoruz. En başta bunu kavramamız gerekir. Bu konuşma yapısındaki farklılığı çözersek, dili de öğrenmeye elverişli hale gelebiliriz demektir. -İngilizce öğrenemiyorum- demek yerine bakış açımızı değiştirerek kendimize -Neden ingilizce öğrenemiyorum- diye soru yöneltmek daha faydalı olacaktır.

Eğer ana dilimizi iyi anlarsak; cümleleri, ekleri, dizilimini iyi kavrarsak, ingilizceyi öğrenmek konusunda 3 adım önde başlamış oluruz. Fakat yapılan en büyük hatalardan biri henüz kendi dilimizi anlamaya çalışmadan başka bir dil öğrenmeye çalışmaktır. Eğer ingilizce öğrenmek istiyorsak kendi dilimiz ile ilgili bir problemimiz olmadığından emin olmalıyız. Yani ingilizce öğrenmeye giden yol önce ana dilimizi iyi bilmekten geçiyor. Nasıl ki yeni bir oyun oynamadan önce oyunun kurallarını öğreniyorsak, yeni bir dil öğrenmeye karar verdiğimizde de öğrenmek istediğimiz dilin kurallarını bilmek zorundayız. Aksi halde o dili öğrenmek mümkün değildir.

Her zaman önerilen “İngilizceye maruz kalmalısın” argümanı, henüz ingilizceyi bilmeyen biri için doğru değildir. Maruz kalma dediğimiz olgu, ingilizcenin temelini öğrenebilmiş kişilerin yapması gereken pratiktir. Yani sıfırdan başlayan birinin maruz kalmasına gerek yoktur çünkü bu ona faydalı olmayacaktır. Sıfırdan başlayan bir kişinin yapması gereken ilk şey düşünce sistemini değiştirmesidir. Boşuna kurslara tonlarca para ödemeden önce bu sistemi kendimizde oturtmamız gerekir. İşte bu sistem, ingilizce öğrenmenin altın kuralıdır. Hatta sadece ingilizce de değil, birçok dili bu altın kuralı bilerek öğrenebilirsiniz.

Peki sistemi nasıl çözebiliriz?

Yazının başındaki örnekten devam edelim. Biz Türkler “evdeyim” derken “ben evde bulunmaktayım” demek istemektedir. Türkçedeki “evdeyim” cümlesinin ingilizce karşılığı yoktur. Ancak “ben evde bulunmaktayım” cümlesinin bir karşılığı vardır. İşte bunun üzerinde çalışmalar, pratikler yaparsak hızlıca ingiliz dilini anlama ve konuşma becerimizi geliştiririz. Emin olun bu pratiği çözdükten sonra ingilizce öğrenmek eğlenceli hale gelecektir. İşte bu saatten sonra istediğiniz ingilizce bir şeye maruz kalmaya başlayabilirsiniz. Dizi, film, müzik, kitap, oyun, kurs, yabancı biriyle sohbet etmek gibi istediğiniz her şeyi yapmaya başlayabilirsiniz. Ancak önemli altın kuralı yapmadan bunlara geçerseniz maalesef  “okuyorum ama anlamıyorum” klişesinden öteye geçemezsiniz.

Şimdi tüm yanlış önerileri bir kenara bırakıp ne yapmamız gerektiğini aşama aşama sıralayacak olursak;

1) Ana dilimiz olan Türkçeyi iyi anlamak, bilmek.
2) Türkçenin kısayolunu Ingilizceye uyarlamamak.
3) İngilizcenin gramerini (cümle dizilimini) öğrenmek
4) İngilizce kelimeler öğrenmek

İşte yıllardır içinden çıkamadığınız sorun olan ingilizce öğrenmenin tüm sırrı bu 4 maddededir. Okullardaki ingilizce eğitiminin temelini bu 4 maddeye uyarlarsak, tüm gençler nasıl türkçe okuma yazmayı 1 yılda kolayca öğrendiyse, ingilizceyi de öğrenebilir. Burada sorumluluk Türk öğretmenlerine düşmektedir. Çünkü öğrencilere ingilizce öğretmekten önce ingilizceyi öğrenmeyi öğretmelilerdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken tahmin ediyorum ki tam da bu analitik düşünme yapısını öğrenciye aksettirme durumundan bahsetmiştir.

İngilizce öğrenmenin diğer konusu olan gramerle ilgili yazımızı okumak için takipte kalmayı unutmayın.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu