Vize-Final Soruları

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Final Soruları 2012

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Final Soruları 2012

(4/A ve 4/B sınıfları)

SORULAR

OLAY: Ahmet Saruhan, on beş senedir kesintisiz olarak beyaz eşya ticareti ile uğraşan Bedri Eser’in yanında çalışmaktadır. Uzun süredir işleri yolunda gitmeyen Bedri, 20.05.2010’da hiçbir sebep bildirilmeden haksız şekilde Ahmet’in sözleşmesini feshetmiş, ihbar ve kıdem tazminatını da ödememiştir. Bunun üzerine, Ahmet, ihbar ve kıdem tazminatı alacağının tahsili amacıyla Bedri aleyhine dava açmıştır. Bu dava sonunda, mahkeme, davacı Ahmet’in davasını kabul etmiş ve ilâm taraflara 22.01.2011’ de tebliğ edilmiştir. Aldığı ilâma dayanarak Ahmet, Bedri aleyhine cebrî icra yoluna başvurmaya karar vermiştir.

SORU I- Ahmet, başlatacağı ilâmlı icra takibinden önce, aleyhine hüküm verilen Bedri’nin mallarını kaçıracağı endişesindedir. Bunu önlemek için Ahmet’in başvurabileceği bir yol var mıdır? Varsa, nereye ve nasıl başvurulacağına değinerek bu yolu, kısaca açıklayınız. (6 puan)

Ahmet, bir dilekçe ile ihtiyati haciz kararı almak için mahkemeye başvurabilir (İİK m. 257). Yetkili mahkeme, genel haciz yolundaki yetki kurallarına göre, görevli mahkeme ise HMK’na göre belirlenir. Alacaklının, alacağı ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek deliller göstermesi gerekir. Ancak burada tam bir ispat aranmaz. Mahkemenin alacağın varlığına ve ihtiyati haciz sebeplerine kanaat getirmesi yeterlidir. İhtiyati hacze karar veren mahkeme, aynı zamanda alacaklıdan teminat alınmasına da karar verir. Ancak Ahmet’in alacağı bir ilama dayandığından, alacaklının teminat göstermesi gerekmez. 

SORU II- Ahmet, Bedri aleyhine, 24.01.2011 tarihinde ilâmlı icra takibi başlatmıştır.

1. İcra müdürünün, hükmün henüz kesinleşmediği gerekçesiyle, Ahmet’in takip talebini almayıp reddettiğini varsayalım. İcra müdürünün bu işlemi doğru mudur? Doğru değilse, icra müdürünün bu işlemine karşı, hangi gerekçeyle, ne kadar süre içinde, nerede, hangi yola başvurulması gerekir? (8 puan)

Bir mahkeme hükmüne (ilâmına) karşı temyiz yoluna başvurulmuş olması, kural olarak o hükmün (ilâmın) icrasını durdurmaz (HUMK m. 443, I). Olayımızda HUMK m. 443, IV’teki istisnalar bulunmadığından Ahmet, mahkemenin alacağın tahsiline ilişkin ilâmının kesinleşmesini beklemeksizin, alacağını takip ve tahsil edebilir. Bu nedenle Ahmet, bir hakkın yerine getirilmemesi nedeniyle takip talebini reddeden icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinde, süresiz şikâyet yoluna başvurur (İİK m. 16).

2. Kararı (hükmü) temyiz etmiş olan Bedri, temyiz incelemesinin sonuçlanmasına kadar ilâmın icrasını durdurabilir mi? Nasıl? Kısaca açıklayınız. (10 puan)

Temyiz incelemesi süresince icranın durdurulması için Bedri, kendisine icra emri gönderen icra dairesine başvurarak, Yargıtay’dan icranın ertelenmesine ilişkin karar alıncaya kadar uygun bir süre verilmesini ister. Alacağın tamamı oranında alınacak teminat karşılığında icra müdürü, Yargıtay’dan icranın ertelenmesine ilişkin karar alınıncaya kadar uygun bir süre verir ve süre boyunca da ilâmın icrasını durdurur (m. 36, I). İcra dairesinden süre alan Bedri, temyiz incelemesini yapacak olan Yargıtay dairesine başvurarak icranın ertelenmesini ister. İlgili dairenin dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda Bedri’nin talebi hakkında acele bir karar verilir (HUMK m. 443, I). Talebin kabulü durumunda, icra dairesi temyiz incelemesi bitinceye kadar icrayı erteler. 

3. Bir an için, haciz için evine gelindiğinde Bedri’nin, borcunu taksitle ödemeyi teklif ettiğini varsayalım. Taksitle ödeme ihtimallerini, çeşitli durumları göz önüne alarak kısaca açıklayınız. (10 puan) 

Bu, bir hacizden önceki taksitle ödeme teklifidir. Hacizden önce borçlunun yaptığı taksitle ödeme teklifinin geçerliliği alacaklının kabul etmesine bağlıdır. Bu halde, taksitle ödeme şartlarının m.111’e uygun olması gerekmez. Borçlu ve alacaklı, taksitlerin miktarını ve ödeme zamanını diledikleri biçimde kararlaştırabilirler. Bununla birlikte, borçlunun, makul bir mazereti olmaksızın bir taksidi zamanında ödememesi durumunda, m.340’a göre cezalandırılabilmesi için, taksitle ödeme anlaşmasında, taksitlerin miktarının belirli olması ve taksit tarihlerinin açık bir biçimde belirtilmiş olması gerekir. Borçlunun taksitlendirme teklifi alacaklı tarafından kabul edilirse, icra takibi olduğu yerde durur ve borçlu taksitle ödeme anlaşmasına göre taksitleri zamanında icra dairesine ödediği sürece, icra takibine devam edilemez. 
Bunun dışında, alacaklının taksitle ödeme teklifini kabul etmemesi durumunda, takip konusu borç için yeteri kadar mal haczedildikten sonra ve fakat satış talebinden önce, borçlu, borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüt eder; her taksit borcun dörtte birinden aşağı olmaz, ilk taksit derhal ödenir ve kalan taksitler de en geç aydan aya verilmek suretiyle, ödeme süresi üç aydan fazla olmazsa, alacaklının kabulüne gerek kalmadan icra takibi olduğu yerde durur (m. 111). Borçlu, taahhüt ettiği bu taksitlerden birini zamanında ödemezse, icra takibine kaldığı yerden devam edilir (m. 111, IV). 

SORU III- Son birkaç ayda nakit sıkıntısı artan tacir Bedri, muaccel ve çekişmesiz borçlarını devamlı bir şekilde ödeyemez hale gelmiştir. 

1. Bedri’nin alacaklısı Mehmet Rıfat, Bedri’yi iflâs yolu ile takip etmek istemektedir. Mehmet Rıfat’ın, Bedri’nin iflâsını hangi yöntemle sağlamasını tavsiye edersiniz? Bu yolun temel özellikleri nelerdir? (5 puan)

Bedri, muaccel ve çekişmesiz borçlarını ödeyemiyor ve bu husus geçici bir duruma dayanmıyorsa, ödemelerini tatil etmiş demektir. Bu ise, alacaklının talebiyle doğrudan doğruya iflâs hallerinden biridir (m. 177/2). Bu durumda, Mehmet Rıfat, doğruca Bedri’nin muamele merkezindeki ticaret mahkemesine başvurarak, Bedri’nin iflâsına karar verilmesini isteyebilir (m. 177/4). Bu halde, alacaklının borçluya karşı bir iflâs takibinde bulunmasına, icra dairesinin borçluya bir iflâs ödeme emri göndermesine ve depo kararına gerek yoktur.

2. 14. 10. 2011 tarihinde Bedri’nin iflâsına karar verilmiştir. İflâs kararı kendisine bildirilen iflâs dairesi, müflis Bedri’nin defterini tutmuş; tutulan deftere göre de, iflâs tasfiyesinin adî tasfiye biçiminde gerçekleştirilmesine karar vermiş; bu hususu da, ilân yoluyla ilgililere duyurmuştur.

a) Bir an için, iflâs dairesince tutulan deftere göre, müflis Bedri’nin masaya giren herhangi bir mal ve hakkının bulunmadığının tespit edildiğini varsayalım. Bu durumda, ne yapılması gerekir? Kısaca açıklayınız. (5 puan)

Tuttuğu deftere göre masaya ait hiç bir mal bulunmadığını tesbit eden iflâs dairesi, tasfiyenin tatiline karar verir ve bunu ilân eder. Bu ilândan itibaren otuz gün içinde, hiç bir alacaklı giderini peşin vererek tasfiyeye devam edilmesini istemezse, iflâs dairesinin yazısı üzerine, iflâsa karar vermiş olan ticaret mahkemesi, iflâsın kapatılmasına karar verir (m.217,254). 

b) Ahmet’in, 24. 01. 2011 tarihinde, Bedri’ye karşı başlatmış bulunduğu, para alacağına ilişkin ilâmlı icra takibinin akıbetinin ne olacağını değişik ihtimalleri de gözetmek suretiyle, gerekçeleri ile birlikte açıklayınız. (5 puan). 

Bu takipte, haczedilen malların paraya çevrilme aşaması iflâsın açılmasından önce tamamlanmışsa, bu takip iflâsın açılmasından etkilenmez. Buna karşılık, haczedilmiş malların paraya çevrilmesi aşaması tamamlanmamışsa, bu takip iflâsın açılması ile durur; iflâs karının kesinleşmesi ile de düşer (m. 193; 186/II). Bu halde, Ahmet, alacağını, iflâs alacağı olarak masaya yazdırır.

c) Bedri’ye 5.000 TL borcu bulunan Gani Girgin, bu borcunu, 16. 10. 2011 tarihinde Bedri’ye ödeyecek olursa, yapmış olduğu bu ödeme ile iflâs masasına karşı da borcundan kurtulmuş sayılabilir mi? Değişik ihtimalleri gözetmek suretiyle, gerekçeleri ile birlikte açıklayınız. (5 puan)

Eğer iflâs kararı henüz ilân edilmemişse ve Gani Girgin, Bedri’nin iflâs etmiş olduğunu bilmiyorsa (iyiniyetli ise), masaya karşı borcundan kurtulur (İİK m. 192). Eğer iflâs kararı ilân edilmiş ve Gani’nin müflise ödemiş olduğu para iflâs masasında mevcut ise, Gani, bu para oranında borcundan kurtulur. Ancak Gani’nin müflise ödemiş olduğu para masada mevcut değilse, Gani Girgin’nin Bedri’ye yaptığı ödeme iflâs masasına karşı geçersiz olduğundan, borcunu iflâs masasına tekrar ödemek zorundadır.

d) Bedri, arabasını Asaf Özdemir’e 11. 06. 2011’de satmış, ancak 6 ay sonra teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Bedri’nin iflâsı üzerine Asaf’ın durumu ne olur? Gerekçeleri ile birlikte açıklayınız. (10 puan)

Asaf’ın araba alacağı, para alacağına dönüşür ve muaccel hale gelir (m. 195, m. 198). Asaf, para alacağı olmayan alacağını iflâsın açıldığı tarihte ona eşit kıymette para alacağına çevirir ve iflâs masasına yazdırır. İflâs idaresi, Asaf’ın yaptığı paraya çevirmeyi doğru bulmazsa o zaman kendisine göre alacağın para ile değerini hesaplar ve bu miktar parayı, alacak olarak sıra cetveline alır; fazla miktarı reddeder. Bunun üzerine Asaf, alacağının haksız olarak indirildiğinden sözederek sıra cetveline karşı itiraz davası açabilir. İflâs idaresi, borcu aynen yerine getirmeyi, masanın yararına daha uygun bulursa, o zaman borcu aynen yerine getirmeye karar verir. Buna, masanın sözleşmeye girmesi denir.

e) Bedri aleyhine eşi Sevgi’nin 20. 04. 2011’de açmış olduğu boşanma ve 2.000 TL nafaka ödenmesine ilişkin davanın akıbeti ne olur? (5 puan)

Kural olarak, iflâstan önce açılmış olup da devam eden, müflisin gerek davacı gerek davalı olarak taraf bulunduğu hukuk davaları iflâsın açılmasıyla ikinci alacaklılar toplanmasından 10 gün sonraya kadar durur. Bununla birlikte, Kanun, boşanma davası gibi ahvali şahsiye işlerine ait davalar ile nafaka davalarının iflâsın açılması ile durmayacağını kabul etmiştir (m. 191, I). Bu nedenle, iflâsın açılmasının Sevgi’nin davasına bir etkisi olmaz.

f) Bedri’nin dükkânında bulunduğu için iflâs masasına dâhil olduğu kabul edilen üç adet televizyonun mülkiyetinin kendisine ait olduğu iddiası ile iflâs idaresine (masasına) başvuran Yıldız Okur’un başvurusu üzerine, hangi organ tarafından, nasıl karar verilecektir? Bu iddia üzerine yapılacak işlemleri kısaca anlatınız. (10 puan)

Yıldız Okur’un bu iddiası istihkak iddiasıdır ve bu iflâs idaresince incelenir (m.228, I); iflâs idaresi istihkak iddiasını kabul ederse, malı hemen Yıldız’a teslim etmez. Çünkü nihaî karar 2. alacaklılar toplantısı verir. İflâs idaresi, istihkak iddiasını reddederse, Yıldız’a, icra mahkemesinde istihkak davası açması için 7 günlük bir süre verir (m.228, II). Yıldız, bu süre içinde istihkak davası açmazsa, masaya karşı istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır (m.228, II, c.2). Yıldız, bu süre içinde istihkak davası açarsa, icra mahkemesi bu davayı genel hükümler ve basit yargılama usulüne göre inceler (m. 228,III) (bu davada davalı iflâs masasıdır, yani onun kanunî temsilcisi olan iflâs idaresidir). İcra mahkemesi istihkak davasını reddederse, malın müflise, dolayısıyla masaya ait olduğu icra mahkemesi kararı ile tespit etilmiş olur ve bunun üzerine iflâs idaresi, malı satarak, bedelini alacaklılara paylaştırır. Yıldız, istihkak davasını kazanırsa iflâs idaresi, malı masadan çıkararak Yıldız’a teslim etmek zorundadır.

3. İflâs idaresi alacakların incelemesini bitirmiş, sıra cetvelini düzenlemiş ve sıra cetvelinin iflâs dairesine bırakıldığı hususu ilân edilmiştir. Bedri’den 5.000 TL gelir vergisi alacağı bulunan X Vergi Dairesi, iflâs idaresince düzenlenen sıra cetvelinde, 4. sırada imtiyazsız adî alacaklar arasında gösterilmiştir. Alacağının 3. sırada imtiyazlı adî alacaklar arasında olması gerektiğini iddia eden X Vergi Dairesi’nin bu konuda ne yapması gerekir? Söz konusu iddianın haklı olup olmadığına da değinerek kısaca açıklayınız. (6 puan) 

Alacağı sıra cetveline kabul edilen X Vergi Dairesi, yalnız alacağına verilen sıraya itiraz ettiğinden, bunu, sıra cetvelinin ilânından itibaren 7 gün içinde, şikâyet yolu ile, icra mahkemesine bildirmelidir. Ancak, icra mahkemesi, bu talebi reddedecektir. Zira, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi, veraset ve intikal vergisi gibi, bir malın aynından doğan âmme (kamu) alacakları, o malın bedelinden ilk önce ödenir. Bunun dışındaki âmme (kamu) alacakları (meselâ müflisin gelir vergisi borcu), dördüncü sıraya girer. 

SORU IV- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin genel haciz yoluyla takipten farklarını sayınız. (15 puan)

1. Kambiyo senetlerine bağlı alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, alacaklı, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte bulunmadan, doğruca kambiyo senetlerine mahsus takip yapabilir (İİK m.45,III; 167,I). Oysa, rehinle (İİK m.23) temin edilmiş olan para alacakları (rehinli alacaklar) için, alacaklı, kural olarak ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorundadır; doğruca genel haciz yoluna başvuramaz. 

2. Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurabilmesi için, alacağının mutlaka bir kambiyo senedine bağlı olması gerekir. Oysa, genel haciz yolu, rehinle temin edilmemiş olan ve bir kambiyo senedine de dayanmayan, bütün para ve teminat alacakları için başvurulabilen bir ilâmsız icra yolu olduğundan, alacaklının bu yoluna başvurabilmesi için, alacağının bir senede (belgeye) bağlı olması gerekli değildir. 

3. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte takip talebi, yapılması ve içeriği bakımından genel haciz yolundaki gibidir (m. 58). Bu nedenle, aynı basılı takip talebi örneği kullanılır. Yalnız, bu örneğe takibe konu yapılan kambiyo senedinin cinsinin (çek, poliçe veya bono), tarihinin ve numarasının yazılması gerekir. Yetkili icra dairesi bakımından genel hükümler (m. 50) geçerli olmakla birlikte, kambiyo senetlerinden doğan alacaklar, aranacak alacaklar niteliğinde olduğun¬dan, bu alacaklar için BK’nun 73/1 maddesi hükmü uygulanmaz. Yani, kambiyo senedi alacaklısı, BK’nun (m.73/1), HUMK’nun 10. ve İİK’nun 50. maddesine göre, kendi yerleşim yerinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamaz; borçlunun ikametgâhında yapabilir.

4. Genel haciz yolundakinden (bkz. İİK m.58,III) farklı olarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte alacaklı takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar kendisi (alacaklı) tarafından onaylı örneğini (bkz. m.167,II; Y m.21/c) eklemek zorundadır (İİK m.167,II). Ancak, takip konusu bir çekse ve bankaya ibraz edildiğinde kısmî ödeme söz konusu olmuşsa, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi banka tarafından çek hamiline verilir; çek hamili de bu fotokopi ile takip yapabilir (5941 s. K. m. 3, VI). 

5. Genel haciz yolundakinden farklı olarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte icra müdürü, yetkili hâ-milin takip talebi ile birlikte kendisine verilen senedin kambiyo senedi olup olmadığını ve senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemek zorundadır (İİK m.168,I).

6. İcra müdürü, alacaklının vermiş olduğu, kambiyo senedinden ve gerekli ise ödememe protestosundan, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus takip yapma yetkisinin bulunduğunu ve kambiyo senedinin vadesinin gelmiş olduğunu tespit ederse, borçluya hemen kambiyo senetlerine mahsus bir (haciz) ödeme emri gönderir (İİK m.168,I). Genel haciz yolunda ise, borçluya ödeme emri, takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir (İİK m. 61,I).

7. Borcun ve takip masraflarının ödenme süreleri farlıdır: Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 10 günlük ödeme süresi (m.168/2) içinde borcu ödemek zorundadır. Genel haciz yoluyla takipte ise, ödeme emrine itiraz etmeyen borçlunun, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 günlük ödeme süresi içinde (m 60/2) borcu ödemesi gerekir.

8. Borca ve imzaya itiraz süreleri ve usulü farklıdır: Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, ödeme emrine itiraz, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirilir. Genel haciz yoluyla takipte ise, itiraz, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirilir.

9. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, itiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz (İİK m.170,I,c. 2); genel haciz yoluyla takipte itiraz ise, icra takibini kendiliğinden durdurur (İİK m. 66, I).

10. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, itiraz ile takip durmadığından ve borçlu itirazın kabulü için icra mahkemesine kendisi başvurduğundan, itirazın kesin veya geçici kaldırılması müesseselerinin (İİK m.68) yeri yoktur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu