Haberler

Derslere odaklanabilmek için neler yapılmalı?

Elbette derslere odaklanabilmenin tek bir yolu yoktur. Bu bağlamda birden çok yapılması gereken şeyler vardır. Ancak burada yapılması gereken en önemli şeyi açıklamak gerekirse; bu kesinlikle beslenme olur. Derslere odaklanabilmenin en önemli şartı hiç kuşkusuz yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmeniz gerektiğidir. Bilmemiz gerekir ki derslere konsantre olmak için önce bedenimize iyi bakmalıyız. Sadece yediklerimiz değil günlük egzersizlerimiz de elbette vücudumuza iyi geldiği gibi dolaylı yoldan zihnimizi berrak tutuyor. Ancak yazının bu bölümünde gıdaların öneminden bahsedeceğiz.

Peki günlük hayatta ne tükettiğimize dikkat ediyor muyuz? Her yenilen gıda gerçekten besin midir ve vücut için elzem midir?

Günümüzde gıda endüstrisi insan vücudunun alışık olmadığı ve ilerleyen zamanlarda ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilecek paketli besinleri üretirken hiç çekinmiyor. Bizim gözümüze ne kadar masum gelse de işler hiç de dışarıdan göründüğü gibi değil. Birçok market ürünleri ne yazık ki insan sağlığına çok zararlı. Odaklanma probleminden tutun da hiperaktivite bozukluğuna ve hatta şeker hastalığına kadar uzanan ciddi problemler yaratıyor. Zararını kısa vadede fark etmediğimiz için hep göz ardı ediyoruz. Market ürünlerini tüketip tüketmeme konusundaki tüm sorumluluk biz tüketicilere ve özellikle ebeveynlere kalıyor.

Tüketici bilinçlenirse, üretici piyasaya arz ettiği ürünlerin içeriklerini insan sağlığına daha yatkın şekilde düzenlemek zorunda kalır. Bağımlılık denince akla genelde bilinen örnekler gelse de onlar kadar tehlikeli derecede bağımlılık yaratan ve vücudu zehirleyen şekerden kimse bahsetmez. Evet şeker tam anlamıyla bir zehirdir. Bundan bir asır önce sukkaroz adı verilen yapay şeker yoktu. Dolayısıyla bu kadar şeker hastası da yoktu. Sırf birden değil de yavaş yavaş zarar veriyor diye bu denli doğru olmayan şeyi tüketmeye devam etmek pek doğru değil. Bununla ilgili birçok belgesel,makale, araştırma,kitap olmasına rağmen maalesef bu durum insanların odağı haline gelemiyor.

Görünen o ki şekerin ne derecede çocuklara,gençlere zarar verdiğinin farkında değil toplum. Şeker; market raflarında, özellikle gazlı içeceklerin ve paketli gıdaların içinde çok yüksek miktarda bulunur. Hepimiz şunu yapmışızdır “hayatımdan şekeri çıkarttım” halbuki tek yaptığımız şey çayımıza ve kahvemize zaten atmamamız gereken şekeri atmamaya başlamaktır.

Günümüzde yediğimiz yiyeceklerin özellikle market ürünlerinin içeriklerine bakacak olursak çoğunda ilk 3’te şeker garantidir. Gelinen son noktada marketlere bağımlı hale gelsek de, bundan kurtulmak mümkün. Sadece marketlerden alınan yapay gıdaları bıraksak bile vücudumuza yapabileceğimiz en iyi şeyi zaten yapmış oluruz. Çocukların ve gençlerin derslere odaklanamama sebebi günümüz sosyal medyasıyla birlikte gelişen bir sorun olan yapay besinlerdir. Eğer bir çocuk doğru beslenmezse, verimli ders çalışması zordur. Beyin, kanda bulunan besin maddelerinden beslenir. Çocuğunuzu nelerle beslerseniz, beyin gelişimi de o yönde ilerleyecektir.

Çocuğunuzun bağırsaklarına hangi besinleri gönderirseniz, beynine yine o yicekleri istemesi için bildiğimiz üzere ilaç ile zehri ayıran özellik dozdur. Elbette az miktarda şeker tüketmenin (işlenmemiş şeker, örneğin meyvelerden doğal yollarla aldığımız şeker) bireylerde ciddi bir rahatsızlığa yol açtığı söylenemez. Ancak ne kadar az tüketirsek, vücudumuz o kadar az bağımlı ve sağlıklı kalacaktır.

Yapılan bilimsel çalışmalar vücudu tembelliğe sürükleyen yegâne şeyin beslenme olduğunu kanıtladı. Odak noktamızı beslendiğimiz gıdalara çevirirsek, sorunun asıl kaynağına inmiş oluruz. Yazının bu kısmında bilinç düzeyinizi arttıracak kitaptan bahsetmek sizin için iyi olabilir. Kitabın ismi “Çocuklar ve gıda güvenliği” yazarı “Bülent Şık”. Metnimde anlatmak istediğimden çok daha fazlası bu kitap sayesinde edinilebilir. Hayata bakış açınızı tamamen değiştirecek, okuduktan sonra kendinize ve çevrenize çok şey katabilecek bilgi birikimine sahip olacaksınız.

Tıp okuyanlar bilirler ki 6 yıl boyunca öğrenim aşamasında hastalıkları teşhis etmek ve o hastalığa uygun ilaç yazmak üzerine eğitilirler. Ancak o hastalığa gelmeden önce insanların ne yapması gerektiğini kimse anlatmaz. Bağışıklığın sağlam olması ve hastalıklardan korunmak için neler yapılması gerektiğini anlatan çok az hekim bulunmaktadır. Birçok sosyal mecradan bu tür bilim insanlarının tavsiyelerini dinleyip, konuyla alakalı daha kapsamlı bilgilere ulaşabilirsiniz. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” Sağlam vücut ise ancak sağlam besinlerle mümkün olur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu